İngiltere merkezli The Economist dergisinde yayımlanan bir makale, Gazze'deki durumun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi. Makalede, Gazze'deki Filistin hükümetinin 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarıyla yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin yaptığı açıklamalardan daha fazla kişinin ölmüş olabileceği belirtildi. Bu durum, bölgedeki insani krizin boyutunu daha da derinleştiriyor.
Gazze'de Gerçek Ölü Sayısı Bilinenden Çok Daha Fazla mı?
The Lancet adlı tıp dergisinde yapılan bir araştırmaya atıfta bulunan makale, Gazze'de saldırılarda ölen Filistinlilerin sayısını tespit etmenin zorluğuna dikkat çekiyor. Ancak araştırmacılar, açıklanan resmi rakamların gerçeği yansıtmadığı ve "sayının çok az" kaldığı görüşünde. Bu iddia, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve bölgedeki durumun ciddiyeti hakkında yeni tartışmaları tetikledi.
Araştırmacılar, Filistin Sağlık Bakanlığı'nın hastanelerden ve görgü tanıklarından elde ettiği bilgilere dayanarak ölü sayısını açıkladığını belirtiyor. Ancak The Lancet'te yayımlanan araştırmada, bu bilgilerin yanı sıra anketler, sosyal medyada yer alan görüntüler ve mezarlıkların da incelendiği vurgulanıyor. Bu kapsamlı yaklaşım, gerçek ölü sayısına daha yakın bir tahmin elde etmeyi amaçlıyor.
Soykırımın Boyutları Araştırılıyor
Araştırmacılar, Gazze'deki durumun karmaşıklığı nedeniyle kesin bir sayı vermenin mümkün olmadığını kabul ediyor. Ancak elde edilen veriler, ölü sayısının resmi rakamların çok üzerinde olabileceğine işaret ediyor. Bu durum, uluslararası toplumun Gazze'deki insani krize daha fazla dikkat göstermesi gerektiğinin altını çiziyor.
Gazze'deki durumun vahameti göz önüne alındığında, uluslararası toplumun harekete geçmesi ve bölgedeki sivillerin korunması için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların Gazze'ye yönelik yardımlarını artırması ve bölgedeki insani krizin çözümü için somut adımlar atması büyük önem taşıyor.
Gazze'de yaşananlar, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Masum sivillerin hayatını kaybettiği, evlerin yıkıldığı ve umutların tükendiği bu ortamda, uluslararası toplumun sessiz kalmaması ve adaletin sağlanması için elinden geleni yapması gerekmektedir.
