Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "stok vergisi alınmayacak" açıklamasına rağmen, Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği (TBYD) Başkanı Erol Dündar'dan dikkat çekici bir yanıt geldi. Dündar, enflasyonun yarattığı stok değer artış kazancının vergilendirilmesinin esnafı olumsuz etkilediğini vurgulayarak, uygulamaya tepki gösterdi.
Stok Vergisi Tartışması Alevlendi!
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın "Enflasyon farkı stok vergisi" adı altında bir vergi alınmasına yönelik bir çalışma olmadığını belirtmesine rağmen, tartışmalar dinmiyor. Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği (TBYD) Başkanı Erol Dündar, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Dündar, "Enflasyon Düzeltmesinin yarattığı Stok Değer Artış Kazancı" ifadesini kullanarak, aslında mevzuatta "stok vergisi" diye bir kalem olmasa da, uygulamada esnafın bu şekilde algıladığı bir vergilendirme olduğunu savundu. Dündar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Enflasyon Düzeltmesinin yarattığı Stok Değer Artış Kazancı… Daha önceki açıklamamızda dile getirdiğimiz 'stok vergisi' dememizin sebebi buydu. Tabii ki mevzuatta stok vergisi diye bir kalem yok ama 'Enflasyon Düzeltmesinin yarattığı Stok Değer Artış Kazancı' vergisi. Esnaf dili ile stok vergisi diyoruz."
Esnafın Stok Vergisi İsyanı!
Dündar, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik koşulların işletmeleri derinden etkilediğini belirterek, özellikle yüksek enflasyonun maliyetleri artırdığını ve ticari faaliyetleri zorlaştırdığını söyledi. Enflasyon farkı adı altında alınan verginin adil olmadığını savunan Dündar, mağduriyetlerini somut bir örnekle açıkladı:
Diyelim ki bir işletme 500 koli ürün satın aldı ve bunların 200 kolisini sattı. Elinde kalan 300 koli ürünün piyasa fiyatı, enflasyon nedeniyle önemli ölçüde arttı. Yıl sonu hesaplamalarında, bu değer artışı üzerinden "enflasyon farkı" adı altında bir vergi ile karşı karşıya kalınmaktadır. Dündar, zaten satın alırken vergisini ödedikleri bir malın, enflasyon sonucu değerlenmesi üzerinden tekrar vergi alınmasının işletmeler üzerinde ilave bir yük oluşturduğunu vurguladı.
Dündar, sözlerine şöyle devam etti:
"Enflasyondan kaynaklı olarak satın aldığımız ve vergisini ödediğimiz bir ürünün, enflasyon sonrasında fiyatının iki veya üç katına çıkması tamamen piyasa koşullarının bir sonucudur. Bu artıştan elde edilen gelir üzerinden tekrar vergi alınması, reel bir kazanç olmamasına rağmen vergilendirme yapılması anlamına gelmektedir."
Bu durumun, işletmelerin sermayesini erittiğini, yatırım yapma iştahını azalttığını ve dolayısıyla ekonomik büyümeye de olumsuz etki ettiğini savunan Dündar, "enflasyon farkı" adı altında alınan vergi uygulamasının yeniden gözden geçirilmesini ve işletmeler üzerindeki bu haksız yükün kaldırılmasını talep etti.
Çözüm Bekleyen Sorunlar
Tekel bayileri gibi küçük işletmeler, enflasyonun olumsuz etkileriyle mücadele etmeye çalışırken, bir de "enflasyon farkı" vergisi gibi ek bir yükle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, işletmelerin sürdürülebilirliği açısından ciddi sorunlara yol açabilir. Hükümetin, bu konuda işletmelerin sesine kulak vererek, adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulması gerekiyor. Aksi takdirde, küçük işletmelerin ekonomik zorluklarla baş etmesi ve ayakta kalması giderek zorlaşacaktır.