Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin son raporu, Lübnan'da yaşanan insanlık dramını gözler önüne serdi. Sözcü Thameen Al-Kheetan'ın açıklamalarına göre, 27 Kasım 2024'te yürürlüğe giren ateşkes ilanından bu yana İsrail askerleri tarafından en az 71 sivil hayatını kaybetti. Bu vahim tablo, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve İsrail'e yönelik eleştirilerin dozunu artırdı.
Ateşkes İhlalleri ve Sivil Kayıplar
BM raporu, ateşkesin ilan edilmesinin ardından dahi İsrail askerlerinin sivilleri hedef almaktan çekinmediğini ortaya koyuyor. Raporda, sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırılar, ayrım gözetmeksizin yapılan bombardımanlar ve doğrudan hedef alma gibi ciddi ihlallerin yaşandığı belirtiliyor. Bu saldırılar sonucunda hayatını kaybeden 71 sivilin yanı sıra, yüzlerce kişi de yaralandı ve evsiz kaldı.
Uluslararası hukuk, savaşan tarafların sivilleri koruma yükümlülüğü olduğunu açıkça belirtmektedir. Sivillerin hedef alınması veya ayrım gözetmeksizin saldırılara maruz kalması, savaş suçları kapsamına girmektedir. Bu nedenle, BM raporunda yer alan bulgular, İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiği yönünde ciddi şüpheler uyandırmaktadır.
Uluslararası Toplumun Tepkisi
BM raporunun yayınlanmasının ardından uluslararası toplumdan İsrail'e yönelik tepkiler yükselmeye başladı. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, İsrail'i ateşkes ihlallerine son vermeye ve sivilleri korumaya çağırdı. Ayrıca, bağımsız bir soruşturma başlatılması ve sorumluların yargılanması talep edildi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, yaptığı açıklamada, "Sivillerin korunması, uluslararası hukukun temel bir ilkesidir. İsrail'in bu ilkeye uyması ve sivilleri hedef almaktan kaçınması gerekmektedir" dedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de, İsrail'e itidal çağrısında bulunarak, sivillerin korunmasının önemine vurgu yaptı.
Orta Doğu'da Barış Umutları Tehlikede mi?
Lübnan'da yaşanan sivil kayıplar, Orta Doğu'da zaten kırılgan olan barış umutlarını daha da zayıflatıyor. Ateşkesin ihlal edilmesi ve sivillerin hedef alınması, bölgedeki gerginliği tırmandırıyor ve yeni çatışma riskini artırıyor. Uluslararası toplumun, bu gidişatı durdurmak ve kalıcı bir barışın tesis edilmesini sağlamak için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.
Orta Doğu, yüzyıllardır süregelen çatışmaların ve istikrarsızlığın merkezi olmuştur. Bölgedeki siyasi, dini ve etnik farklılıklar, zaman zaman şiddetli çatışmalara yol açmıştır. Bu nedenle, Orta Doğu'da barışın sağlanması, karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Ancak, uluslararası toplumun ortak çabaları ve bölge ülkelerinin işbirliği ile kalıcı bir barışın tesis edilmesi mümkündür.
İsrail askerlerinin ateşkes süresince sivilleri öldürmesi, bölgedeki gerilimi tırmandırırken, uluslararası toplumun tepkisini çekiyor. Barış umutlarının zayıfladığı bu dönemde, İsrail'in uluslararası hukuka uyması ve sivilleri koruması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bölgede yeni çatışmaların yaşanması kaçınılmaz olabilir.