DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, çözüm sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakırhan, PKK'nın 12 Mayıs'taki açıklamasının demokratik çözüm için bir şans yarattığını vurgulayarak, bu sürecin kalıcı hale getirilmesi için siyasi düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti.
Barış Süreci ve Beklentiler
Bakırhan, tarihi bir sürecin içinde olunduğunu ve toplumun yıllardır bu günlerin hayalini kurduğunu ifade etti. "Barışa çözümün tartışıldığı günlere büyük bir özlemi vardı, bugün o günlerin kapısı aralandı. Şimdiden Türkiye halklarına hayırlı olsun. Umarız barışla, eşit yurttaşlıkla bunu taçlandırırız ve halklarımıza armağan ederiz" dedi.
- 86 milyon vatandaşın bu sürece sahip çıkması gerektiği
- Demokratik siyaseti dönüştüren bir irade ortaya konulması
- Kalıcı, hukuki ve siyasi düzenlemeler yapılması
Bakırhan, barış sürecinin hukuki ve kalıcı hale getirilmesinin siyasetçilerin sorumluluğunda olduğunu vurgulayarak, başta Meclis olmak üzere aydınlar, yazarlar ve sanatçıların bu sürecin gerçek sahipleri olduğunu söyledi.
Siyasi Açıklamalar ve Çağrılar
Bakırhan, bu sürece katkı sunacak önemli açıklamalar yapıldığını belirterek, Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına değindi. "Somut ve güven artırıcı bazı düzenlemelerin bayram sonrasına bırakmadan yapılması Türkiye'nin önünü açacaktır. Yürütmenin üzerine düşen görevi ve sorumluluğu yerine getirmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Çözüm Sürecinde Atılması Gereken Adımlar
Bakırhan'ın açıklamaları, Türkiye'nin kritik bir döneme girdiğini ve çözüm sürecinin kalıcı hale getirilmesi için önemli adımlar atılması gerektiğini gösteriyor. Bayram öncesinde yapılması beklenen düzenlemelerin hayata geçirilmesi, sürecin ilerlemesi açısından büyük önem taşıyor. Bu düzenlemeler, toplumun farklı kesimlerinin beklentilerini karşılayacak ve barışın kalıcı olmasına katkı sağlayacaktır. Sürecin başarılı bir şekilde ilerlemesi için tüm siyasi aktörlerin sorumluluk alması ve ortak bir zeminde buluşması gerekiyor. Aksi takdirde, bu tarihi fırsat kaçırılabilir ve Türkiye'nin geleceği olumsuz etkilenebilir.
