CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları'nın (TCDD) 2019-2023 yılları arasındaki zararındaki inanılmaz artışa dikkat çekti. Yavuzyılmaz, bu artışın %1000'in üzerinde olduğunu belirtirken, bu durumun temel nedenlerinden birinin, T26 tüneli projesi için Cengiz İnşaat ve İçtaş'a sözleşme bedelinin üzerinde yapılan 10 milyar TL'lik ödeme olduğunu vurguladı. Yavuzyılmaz, bu durumu "Bu bir servet transferidir!" şeklinde yorumladı.
Demiryollarındaki Akıl Almaz Zarar Artışı
Deniz Yavuzyılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla TCDD'nin 2019-2023 yılları arasındaki zarar tablosunu gözler önüne serdi. İşte o çarpıcı rakamlar:
- 2019 Zararı: 2.546.895.096 TL
- 2020 Zararı: 3.866.423.656 TL
- 2021 Zararı: 4.034.233.094 TL
- 2022 Zararı: 6.386.057.097 TL
- 2023 Zararı: 12.491.838.672 TL
Bu verilere göre, TCDD'nin zararı sadece 4 yıl içinde katlanarak artmış durumda. Yavuzyılmaz, bu durumun kabul edilemez olduğunu ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini savundu.
T26 Tüneli Skandalı: 10 Milyar TL'lik Fazla Ödeme İddiası
Yavuzyılmaz'ın iddiasına göre, TCDD'nin yaşadığı bu büyük zararın önemli bir kısmı, T26 tüneli projesi için Cengiz İnşaat ve İçtaş'a yapılan usulsüz ödemelerden kaynaklanıyor. İddiaya göre, bu iki şirkete sözleşme bedelinin üzerinde 10 milyar TL ödeme yapıldı. Yavuzyılmaz, bu durumun bir "servet transferi" olduğunu ve kamu kaynaklarının yanlış kullanıldığını söyledi. Ayrıca, T-26 tünelinin 19 yıldır tamamlanamadığı da Yavuzyılmaz tarafından dile getirilen bir diğer önemli eleştiri noktası oldu.
Bu Skandalın Ardından Neler Olacak?
Deniz Yavuzyılmaz'ın bu açıklamaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. TCDD'nin yaşadığı bu büyük zarar ve T26 tüneli projesiyle ilgili iddialar, önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacağa benziyor. Bu durumun, siyasi arenada da önemli etkileri olması bekleniyor. CHP'nin bu konuyu Meclis gündemine taşıyarak bir soruşturma açılmasını talep etmesi bekleniyor. Bu gelişmelerin ardından, TCDD'nin geleceği ve demiryolu politikaları hakkında daha kapsamlı bir tartışma yapılması kaçınılmaz görünüyor.
