01 Nisan 2025 Salı

Sıla Yalazan: Kadınların Mekanla İlişkisini Fotoğraflarla Anlatıyor

Sıla Yalazan’ın Sanatında Mekan ve Işık İkilisi

Fotoğraf sanatçısı Sıla Yalazan, kadınların tarih boyunca mekanla kurduğu ilişkiyi sorgulayan çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Yalazan, Tarlabaşı sokaklarından başlayan sanat yolculuğunu, pandemi döneminde iç mekanlara taşıyarak, mekan ve ışık arasındaki etkileşimi özgün bir şekilde yorumluyor. Sanatçının eserleri, izleyiciye hem duygusal hem de düşünsel bir deneyim sunuyor.

Tarlabaşı’ndan Pandemiye: Sanatın Dönüşümü

Yalazan’ın çalışmaları, İstanbul’un tarihi semti Tarlabaşı’nın sokaklarında başlıyor. Semtin kentsel dönüşümü, sokak yaşamı ve insan manzaraları, sanatçının objektifinde belgesel bir anlatıma dönüşüyor. Pandemi döneminde ise Yalazan, iç mekanlara yönelerek, ışığın ve mimarinin sunduğu imkanları keşfediyor. Bu süreçte, “Tek ve Tenha” serisi gibi projelerle, yalnızlık ve izolasyon temalarını işliyor.

  • Mekan ve Işık: Yalazan, mekanı bir sahne, ışığı ise bu sahnenin aktörü olarak konumlandırıyor.
  • Pandemi Etkisi: İç mekan fotoğrafçılığı, sanatçının pratiğinde yeni bir dönüşüm aracı oldu.
  • Kadın ve Mekan: Kadınların mekanla kurduğu ilişki, Yalazan’ın eserlerinde merkezi bir tema olarak öne çıkıyor.

Kadınların Mekanla İlişkisi: Özgürleşme mi, Hapsolma mı?

Yalazan, kadınların mekanla kurduğu ilişkiyi sorgularken, ev içleri, otel odaları ve dar koridorlar gibi alanları inceliyor. Bu mekanlar, kadınlar için bir güven alanı mı yoksa sıkışmışlığın simgesi mi? Sanatçı, bu ikiliği eserlerinde somutlaştırırken, ışığı bir umut kaynağı olarak kullanıyor. Işık, kadınların kendi hikayelerini yeniden yazma gücünü simgeliyor.

Yalazan’ın sanat pratiği, sadece belli bir mekan ya da dönemle sınırlı kalmıyor. Tarlabaşı sokaklarından başlayan anlatı, pandemiyle birlikte iç mekanın detaylarında devam ediyor. Bu süreklilik, sanatçının mekan ve ışıkla kurduğu ilişkinin ne kadar derin ve çok boyutlu olduğunu gösteriyor.

Son olarak, Yalazan’ın “Gözetleme Deliğinden” serisi, izlenme ve gözlemlenme hissini ele alıyor. Bu seri, kadınların hem izlenen hem de kendi anlatılarını kuran güçlü varlıklar olduğunu vurguluyor. Sanatçı, izleyiciyi bir tür “gözetleyici” konumuna getirerek, iç mekanın mahremiyeti ile dış dünyanın merakı arasında gidip gelen bir deneyim sunmayı hedefliyor.

İlgili Haberler