AB'den Alevileri Hedef Alan SMO'ya Şok Yaptırım Kararı!
Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Suriye'nin batısında 'sahil bölgesi' olarak bilinen Lazkiye ve Tartus vilayetleri ile Hama ve Humus'un kırsal bölgelerinde yaşanan ve Alevileri hedef alan insanlık suçlarına karışan Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı üç grubu ve iki komutanı yaptırım listesine ekledi. Karar, bölgedeki sivillere yönelik işlenen vahim suçlara karşı uluslararası toplumun tepkisini gösteriyor.
Yaptırım Uygulanan Gruplar ve Komutanlar
28 Mayıs 2025 tarihli kararda, Sultan Süleyman Şah Tugayı ve lideri Muhammed Hüseyin el-Casim (Ebu Amşe),Hamza Tümeni ve lideri Seyf Polat Ebu Bekir ile Sultan Murad Tümeni'nin sahil bölgesinde ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu oldukları belirtildi. Bu grupların ve liderlerinin yaptırım listesine alınması, bölgedeki insan hakları savunucuları tarafından memnuniyetle karşılandı.
- Sultan Süleyman Şah Tugayı: Muhammed Hüseyin el-Casim (Ebu Amşe) liderliğindeki bu örgüt, Alevi topluluğuna yönelik saldırılarla suçlanıyor.
- Hamza Tümeni: Seyf Polat Ebu Bekir liderliğindeki bu örgüt, işkence ve zorla yerinden etme gibi suçlarla anılıyor.
- Sultan Murad Tümeni: Kürtlere ve Suriye Demokratik Güçleri'ne yönelik operasyonlarda işkence ve kötü muamele uygulamakla suçlanıyor.
Yaptırım Gerekçeleri Neler?
Konsey kararında, söz konusu kişi ve örgütlerin yaptırım listesine alınma gerekçeleri şöyle sıralandı:
Muhammed Hüseyin el-Casim (Ebu Amşe): Suriye savaşında faaliyet gösteren Sultan Süleyman Şah Tugayı'nın kurucusu ve lideridir. El-Casim komutasındaki örgüt, Mart 2025'te Suriye'nin sahil bölgesindeki şiddet olaylarına katılmış ve sivilleri, özellikle Alevi topluluğunu hedef alarak keyfi sivil infazları da içeren saldırılar gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, keyfi infazlar da dâhil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerinden sorumludur.
Seyf Polat Ebu Bekir: 2016 yılında kurulan ve Suriye’de faaliyet gösteren silahlı bir milis örgütü olan Hamza Tümeni’nin lideridir. Seyf Polat Ebu Bekir’in komutası altındaki örgüt, Suriye iç savaşı boyunca çok sayıda işkence vakasından, zorla para alma (haraç) ve özellikle Afrin ve Halep bölgelerinde olmak üzere sivil halkın zorla yerinden edilmesinden sorumludur. Örgüt, Mart 2025’te Suriye’nin sahil bölgesindeki şiddet olaylarına katılmış ve sivilleri, özellikle Alevi topluluğunu hedef alarak, keyfi sivil infazları da içeren saldırılar gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, keyfi infazlar da dâhil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerinden sorumludur.
Sultan Murad Tümeni’nin ise, Esad yönetiminin son ermesinden önce Kürtlere ve Suriye Demokratik Güçleri’ne yönelik operasyonlara katıldığını ve bu süreçte işkence, keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler ve tutuklulara kötü muamele uygulamalarında bulunduğunu kaydedildi. Örgütün, Suriye dışında Libya, Dağlık Karabağ ve Nijer’deki askeri operasyonlara da katıldığını hatırlatan Konsey, sahil bölgesinde keyfi infazlar da dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle yaptırım listesine aldığını belirtti.
Yaptırım Kararının Bölgesel Etkileri
AB'nin bu yaptırım kararı, Suriye'deki insan hakları ihlallerine karşı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, kararın bölgedeki durumu ne ölçüde etkileyeceği ve diğer uluslararası aktörlerin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu. Özellikle, Türkiye'nin bu gruplarla olan ilişkileri ve gelecekteki politikaları yakından takip edilecek.
Bu yaptırım kararı, Suriye'de yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek, uluslararası toplumun bu tür suçlara karşı sessiz kalmayacağını göstermesi açısından önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Ancak, bölgedeki karmaşık durum ve farklı aktörlerin çıkarları göz önüne alındığında, kararın etkileri zamanla daha net görülecektir.
