
İsrail Batı'yı da Kaosa Sürükleyecek mi? Kritik Analiz!
İsrail'in 7 Ekim saldırıları sonrası Gazze ile sınırlı kalmayacağı, bölgesel bir savaş planının parçası olduğu biliniyordu. ABD'nin desteğiyle bu plan adım adım hayata geçirildi. Peki, bu durumun sonuçları neler olacak? Batı, bu süreçte nasıl bir rol oynadı ve gelecekte nelerle yüzleşmek zorunda kalacak? İşte tüm bu soruların cevapları...
İsrail'in Kademeli Savaş Planı ve Batı'nın Rolü
Netanyahu yönetiminin katliamları, Batılı ülkeler tarafından ekonomik, siyasi ve askeri olarak desteklendi. Soykırım suçu işlenmesine göz yumuldu, uluslararası hukuk devre dışı bırakıldı. ABD ve Batı'nın koşulsuz desteği, İsrail'i daha da pervasızlaştırdı. İran ve vekil güçlerine karşı yıpratma savaşı başlatıldı. Bu savaşta İran'ın tepkisi ve kapasitesi ölçülürken, uluslararası toplumun tepkisi de test edildi.
- Gazze'nin ardından Lübnan'da istediklerini elde etti.
- İran'ın vekil unsurlarını işlevsiz hale getirdi.
- Suriye'de Esad'dan geriye kalan askeri yapıları yok etti.
Soykırımcı Netanyahu yönetimi, ABD ve Batı'nın koşulsuz desteğini arkasına alarak en başından itibaren İran'ı hedef aldı. Trump'ın İran'la nükleer müzakereleri yeniden başlatma çabaları sonuçsuz kaldı ve İsrail, İran'a saldırdı.
İran-İsrail Çatışmasının Küresel Etkileri
İsrail'in saldırıları sadece nükleer gücün engellenmesiyle sınırlı değil. Aynı zamanda rejim değişikliğini de içeren, daha geniş ve uzun süreli bir bölgesel istikrarsızlığı hedefleyen bir stratejiye dayanıyor. Nükleer programını bahane ederek İran'a saldıran İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'na taraf değil ve 80'nin üzerinde nükleer başlığa sahip olduğu biliniyor.
İsrail'in Batı destekli savaş konsepti normalleştiriliyor, soykırım sıradanlaştırılıyor. Bir ülkenin başka bir ülkedeki diplomatik temsilciliğini bombalamak, egemen bir ülkenin topraklarında ağırlanan bir üst düzey yöneticiye suikast sıradan bir eylem olarak görülüyor. Ülkelerin yöneticilerini doğrudan hedef alarak bombalamak, devletlerarası savaşın doktriner tanımını değiştiriyor.
Teknolojik Gelişmeler ve Savaşın Doğası
İran-İsrail çatışmasının ortaya koyduğu en kritik gerçeklerden biri, teknolojik gelişmelerin savaşın doğasını radikal biçimde dönüştürdüğüdür. Özellikle dronlar, seyir füzeleri ve yapay zekâ destekli hedefleme sistemleri gibi yeni nesil silahlar, geleneksel güvenlik anlayışlarını geçersiz kılmaktadır. Güçlü bir hava savunma sistemine sahip olmak, artık sadece caydırıcılık değil, varlık ve kapasite sürdürülebilirliği açısından da zorunluluk haline geldiğini göstermektedir. Hava sahasını koruyamayan devletlerin sahip oldukları askeri ve teknolojik enstrümanları etkin şekilde kullanmakta yetersiz kaldığı görüldü. Türkiye'nin de kendi savunma sanayinin geleceği açısından çıkaracağı dersler vardır.
İsrail'in saldırganlığına dur denilmediği müddetçe, sadece Ortadoğu değil, küresel sistem de kaosa sürüklenmeye devam edecek. İsrail sorunu ile eninde sonunda Batı da yüzleşmek zorunda kalacak. İran-İsrail çatışmasının uzun vadeye yayılması durumunda, bu savaşın sonuçları sadece Ortadoğu'nun jeopolitiğini değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda büyük güç rekabetinde (enerji, ticaret, güvenlik vb.) küresel güç dengelerinin sarsılacağı çok boyutlu yeni kriz alanlarını ortaya çıkaracaktır.