Suriye'de Cuma Hutbesi Şaşırttı! İşte O Hutbenin Sırrı
Gündem

Suriye'de Cuma Hutbesi Şaşırttı! İşte O Hutbenin Sırrı


29 October 20255 dk okuma70 görüntülenmeSon güncelleme: 30 October 2025

Ahmet Sandal'ın Suriye izlenimlerini aktardığı "Suriye Notları" serisinin bu bölümünde, Şam'daki Emevi Camii'nde kılınan Cuma namazı ve hutbesi mercek altına alınıyor. Hutbenin içeriği, Suriye'deki yeni yönetim ve halk arasındaki ilişkilere dair önemli ipuçları sunuyor. Peki, o hutbede neler konuşuldu? İşte detaylar:

Şam ve Halep: Suriye'nin Kalbi ve Beyni

Suriye'ye yapılan kısa bir ziyaretin ardından Türkiye'ye dönen Ahmet Sandal, izlenimlerini aktarmaya devam ediyor. Sandal, Suriye'nin iki büyük şehri olan Şam ve Halep'i Türkiye'deki Ankara ve İstanbul'a benzetiyor. Şam'ın Suriye'nin beyni, Halep'in ise kalbi olduğunu belirtiyor. Şam'ın tarihi derinliğine vurgu yaparak, şehrin Hazreti Ömer döneminde İslam topraklarına katıldığını ve Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edildiğini hatırlatıyor.

Suriye'nin 1917'de Osmanlı'nın elinden çıktığını ve Fransa'nın sömürgesi haline geldiğini belirten Sandal, 1946'da Fransa'nın çekilmesiyle kısa süreli bir hükümetin kurulduğunu, ardından yaklaşık 60 yıl süren Esed rejiminin başladığını ifade ediyor. 2010-2024 yılları arasındaki iç savaşın ardından 2024'te yeni bir rejim kurulduğunu ve Suriye'de umut vadeden bir dönemin başladığını dile getiriyor.

Emevi Camii'nde Şaşırtan Cuma Hutbesi

Sandal, Şam'daki en önemli tarihi eserlerden biri olan Emevi Camii'nde Cuma namazı kılma fırsatı bulduğunu belirtiyor. Ancak hutbenin uzunluğu dikkatini çekiyor. Türkiye'de 15 dakikayı geçmeyen hutbelere alışkın olan Sandal, Şam'daki hutbenin yaklaşık 1,5 saat sürdüğünü ifade ediyor. Arapça olması nedeniyle tam olarak anlayamasa da, hutbede sıkça tekrar eden "Emr-i bil maruf Nehy-i anil münker" kavramının (iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak) hutbenin ana temasını oluşturduğunu anlıyor.

Namazdan sonra yerel halka hutbenin içeriğini sorduğunda, şu cevabı alıyor: "Bundan önceki Arap Alevisi zalim Esed rejimi gibi yapmayın, halkı serbest bırakın, ancak 'Emr-i bil maruf Nehy-i anil münker'i de hassaten yerine getirin." Yani hutbede, yeni yönetimin halkı serbest bırakması, ancak iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama görevini de yerine getirmesi gerektiği vurgulanıyor.

Suriye'de Ziyaret Edilemeyen Mekanlar ve Gezilen Çarşılar

Sandal, Şam'da ziyaret etmek istediği birçok mübarek mekan ve türbe olduğunu belirtiyor. Bunlar arasında Hazreti Yahya türbesi, Şehid Hazreti Hüseyin'in kesik başının bulunduğu türbe, Bilal-i Habeşi ile Halid bin Velid'in türbeleri, Şeyh Muhyiddin Arabi Türbesi, Selahaddin Eyyubi Türbesi ve Osmanlı'nın son padişahı Sultan Vahdettin'in mezarının olduğu yer bulunuyor. Ancak zaman kısıtlılığı nedeniyle hepsini ziyaret etme fırsatı bulamıyor. Bilal-i Habeşi ile Halid bin Velid'in türbelerinin Şam dışında olması nedeniyle ziyaret edemediğini, Selahaddin Eyyubi Türbesini ise sadece dışarıdan görebildiğini ifade ediyor. Şeyh Muhyiddin Arabi Türbesi ve Sultan Vahdettin'in kabrini ise bulamadığı için ziyaret edemiyor.

Şam'daki Hamidiye Çarşısı'nın İstanbul'daki tarihi kapalı çarşıya çok benzediğini belirten Sandal, Şam şehir meydanının büyüklüğü ve güzelliğinden de etkileniyor. Şam'ın eski yerleşim yerlerindeki dar sokakları, tarihi evleri ve konakları gezen Sandal, eski bir konakta öğle yemeği yediğini ve oldukça lezzetli yemekler tattığını dile getiriyor.

Ziyaret edilemeyen mekanlara duyduğu üzüntüyü dile getiren Sandal, bir sonraki Suriye ziyaretinde öncelikle bu mekanları ziyaret etmeyi umuyor. Ayrıca, akşam saatlerinde Kasiyun Tepesi'ne çıkarak ışıklar içindeki Şam şehrini seyretme fırsatı bulduğunu da sözlerine ekliyor.

Sonuç

Ahmet Sandal'ın Suriye izlenimleri, ülkedeki değişimi ve yeni yönetimin halkla ilişkilerini anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor. Özellikle Emevi Camii'ndeki Cuma hutbesinde verilen mesajlar, yeni dönemin nasıl şekilleneceğine dair bir vizyon ortaya koyuyor. Sandal'ın ziyaret edemediği mekanlara duyduğu özlem ise, Suriye'nin tarihi ve kültürel zenginliğine olan ilgiyi gösteriyor.