
Protesto Hakkı Masaya Yatırıldı! Ankara Barosu'ndan Kritik Konferans
Ankara Barosu'nun düzenlediği "Protesto Hakkı Konferansı", Ankara Barosu Eğitim Merkezi Av. Rahmi Mağat Konferans Salonu'nda başladı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Erinç Sağkan ve Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu'nun açılış konuşmalarıyla başlayan konferansta, protesto hakkının sınırları ve yargı bağımsızlığı gibi önemli konular ele alındı.
Protesto Hakkına Müdahaleler Artıyor mu?
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ramiz Erinç Sağkan, sadece Türkiye'de değil, gelişmiş ülkelerde de protesto hakkına sert müdahalelerin olduğunu belirterek, bu durumun ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı gibi temel hakları doğrudan etkilediğini vurguladı. Sağkan, Gezi sürecinden itibaren yurttaşların anayasal haklarını kullanırken ağır kolluk şiddeti ile karşılaştığını, fişlenme endişesi ve yargısal müdahalelerle gelecek kaygısı yaşadığını ifade etti.
Sağkan, 19 Mart sürecinde yaşanan olaylara değinerek, geleceğe ilişkin kaygıları olan gençlerin cesaretini ortaya koyduğunu ancak bu kaygıları engelleyecek yargı organlarının yurttaşların haklarını korumak yerine sınırlayan bir unsur haline geldiğini söyledi.
Sağkan'ın dikkat çektiği önemli noktalar:
- Protesto hakkına yönelik müdahaleler sadece Türkiye'ye özgü değil.
- Yurttaşlar, haklarını kullanırken kolluk şiddeti ve yargısal müdahalelerle karşılaşıyor.
- Yargı bağımsızlığı, protesto hakkının korunması için kritik öneme sahip.
Yargı Bağımsızlığı ve Avukatların Rolü
Sağkan, protesto hakkının konuşulduğu günümüzde yargı bağımsızlığının en önemli başlıklardan biri olması gerektiğini vurguladı. Kolluğun caydırmak amacıyla yaptığı gözaltıların yerini, uzun süreli gözaltılar ve tutuklamaların aldığını belirten Sağkan, hak savunucusu avukatların bilgi, birikim ve donanım sahibi olmasının önemine dikkat çekti. "Yurttaşın yanında yer alan bir avukat ancak bilgiyle ve birikimle dolu ise bir fayda sağlayabilir" dedi.
Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu ise hukukun sadece bir yasa metni olmadığını, aynı zamanda bir direniş olduğunu belirterek, savunmanın sadece mahkeme salonlarında değil, sokakta, kürsüde ve meydanda da devam ettiğini söyledi. Köroğlu, 19 Mart 2025 tarihinden itibaren Türkiye'de protesto hakkının ciddi biçimde baskı altına alındığını, gençlerin barışçıl gösterilerinin ağır müdahalelerle bastırıldığını ve gözaltıların olağanlaştırıldığını ifade etti.
Köroğlu'nun vurguladığı hususlar:
- Hukuk, bir direniştir ve savunma sokakta da devam eder.
- Protesto hakkı baskı altına alınmış ve yargısal süreçlerle sınırlandırılmaya çalışılmıştır.
- Gençlerin barışçıl gösterileri ağır müdahalelerle bastırılmıştır.
Köroğlu, "Saraçhane eylemleriyle başlayan süreçte gençlerin barışçıl gösterileri ağır müdahalelerle bastırılmış, gözaltılar ve tutuklanmalar olağanlaştırılmıştır" diyerek, protesto hakkının önemini hatırlatmak ve bu hakkın güvenli bir şekilde yaşanılabilir olmasını sağlamak adına hukuki çerçevenin tartışılması gerektiğini belirtti.
Konferans, 2911 sayılı kanunun yeniden değerlendirilmesi, dijital çağda protestonun evrimi ve meydanların kime ait olduğu gibi başlıklarla devam etti. Katılımcılar, protesto hakkının yalnızca yasal değil, tarihsel ve evrensel bir hak olduğunu vurgulayarak, bu özgürlük zincirinin bir halkası olarak mücadeleye devam edeceklerini ifade ettiler.
Ankara Barosu'nun düzenlediği "Protesto Hakkı Konferansı", Türkiye'deki protesto hakkının kullanımı ve yargı bağımsızlığı gibi kritik konuları gündeme getirerek önemli bir tartışma platformu oluşturdu. Konferansta yapılan konuşmalar ve sunulan görüşler, protesto hakkının korunması ve geliştirilmesi için atılacak adımlara ışık tutacak nitelikteydi. Katılımcılar, bu tür etkinliklerin artarak devam etmesi ve protesto hakkının daha geniş kitlelere ulaşması gerektiğini vurguladılar.