
Gazze'yi Kim Yalnız Bıraktı? Aktivistten Şok Sözler!
Gazze'de yaşanan son gelişmeler ve ateşkes ilanının ardından, Küresel Sumud Filosu aktivisti Sinan Akılotu'nun çarpıcı açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Akılotu, Türkiye'nin Gazze'ye yönelik tutumunu eleştirirken, "Ümmetin tarafı Gazze'yi yalnızlığa itti" sözleriyle dikkat çekti. Peki, Akılotu'nun bu sert eleştirilerinin ardında yatan sebepler neler? İşte detaylar:
Sumud Filosu'nun Gazze Yolculuğu ve İsrail Engeli
Akılotu, filonun Marinette gemisinde yer alarak tam 37 gün boyunca Gazze'ye ulaşmak için mücadele etti. Alternatif bir rota izleyerek İsrail donanmasının müdahalesinden kurtulmayı başarsalar da, Gazze'ye 35 deniz mili uzaklıkta İsrail askerleri tarafından durduruldular. İsrail'de beş gün cezaevinde kaldıktan sonra Türkiye'ye dönen Akılotu, yaşadıklarını ve Gazze'ye dair düşüncelerini paylaştı.
Akılotu, Gazze'ye ulaşamamış olsalar bile kamuoyunda Gazze'nin sesini duyurmayı başardıklarını belirtiyor: "Dikkatimi şu çekti özellikle İsrail işgal güçlerinin balıkçı teknelerinden hallice olan teknelerimize müdahale etmek için tüm deniz gücünü seferber etmiş olması. Tabi bu esnada güçlerinin bir kısmını Gazze kıyısından çektiler ve Gazzeli balıkçıların o esnada balık tuttuğunu öğrendik. Sadece o an için bile filonun tüm hareketi değerdi. Şimdi bana sorsalar sadece o balıkçıların avlanmasına sebep olmak için yine bu 37 günlük süreyi göze alır mısınız deseler sadece bunun için bile göze alırdım."
"Gazze Sözde Değil Özde Yalnız Bırakıldı"
İki yıllık abluka sürecini değerlendiren Akılotu, Gazze'nin yalnız bırakıldığına dikkat çekiyor: "Halklar anlamında bir şeyler yapıldı ancak yalnız bırakılmayı iki açıdan ele almak lazım. Sözde yalnız bırakılmadı belki dualar edildi ama gerçek manada fiiliyatta yalnız bırakmanın ötesinde ümmetin tarafı, insanlığın tarafı tam bir zillet içerisinde Gazze’yi yalnızlığa itti. İsrail’in dünyanın gözü önünde bu soykırıma imza atmış olmasından ümmetin zilletini çıkarmalıyız. Ümmetin vahdet içerisinde olmayıp çer çöp olup hiçbir değerinin ağırlığının olmadığını çıkarmalıyız."
Akılotu, Gazze halkının mücadelesinin 1917'den beri devam ettiğini vurguluyor: "Bu süreçleri 1917’den itibaren Gazze, Osmanlı toprağıyken İngiliz mandasına teslim etmemiz ile Balfour Deklarasyonu ile değerlendirmek lazım. 100 yılı aşkın süreçte zulüm bazen arttı bazen azaldı ama bitmedi. İki yıldır da karanlığın dibi görüldü."
Türkiye'nin Gazze Tutumu Eleştirisi
Akılotu, Türkiye'nin Gazze'ye yönelik tutumunu da eleştirerek, ateşkes sürecinde Türkiye'nin çabalarının olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını savunuyor: "Ateşkes sürecinde Türkiye’nin Katar’ın Mısır’ın diplomatik çabaları olduğu söz konusu ama bu konuda kimsenin zafer edasıyla kutlama yapmaya hakkı yok. İki yıldır sözün dışında yalnız bıraktığımız fiili hiçbir adımın atılmadığı Gazze sınavından geçtiğimizi söyleyemeyiz. Gayretler, çabalar var ama şu unutulmamalı bir insan yapması gerekirken yapmadıklarından sorumludur. Yani sizin 100 yapmanız gerekirken 1 yapıyor olmanız sorumluluğun ortadan kalktığını göstermez. Yapılan iyilikler de mahşerde teraziye konulacak atılması gerekirken atılmayan adımlar da - özellikle İsrail ile ticaret meselesi - öbür kefesine konulacak."
Sinan Akılotu'nun açıklamaları, Gazze'ye yönelik yapılan yardımların ve diplomatik çabaların yeterliliği konusunda önemli bir tartışma başlatmış durumda. Özellikle Türkiye'nin İsrail ile olan ticari ilişkileri ve bu ilişkilerin Gazze'ye olan etkileri, Akılotu'nun eleştirilerinin odak noktasını oluşturuyor. Gazze'nin geleceği ve uluslararası toplumun bu konudaki sorumlulukları, önümüzdeki günlerde daha da çok konuşulacak gibi görünüyor.