
FETÖ'cü Enes Kanter ve CIA Ajanı Aynı Masada! Şok İddialar!
Firari FETÖ'cü Enes Kanter'in, ABD Kongresi'nde CIA elemanı Rubin ile birlikte Türkiye aleyhine yaptığı konuşmalar büyük yankı uyandırdı. Devam eden FETÖ operasyonlarına tepki gösteren Kanter'in, ABD'den Türkiye'yi durdurma talebinde bulunması dikkat çekti. Oturumu, FETÖ'nün diğer firari isimlerinin de takip etmesi, olayın ciddiyetini bir kat daha artırdı.
Enes Kanter'den Skandal Türkiye Çağrısı
Enes Kanter'in ABD Kongresi'ndeki konuşması, Türk kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Kanter, konuşmasında Türkiye'deki hukuksuzluklardan bahsettiğini iddia ederek, ABD'nin Türkiye'ye karşı daha sert bir tutum sergilemesi gerektiğini savundu. Kanter'in bu talebi, Türkiye'nin iç işlerine açık bir müdahale çağrısı olarak değerlendirildi.
- Türkiye'deki FETÖ operasyonlarının durdurulması
- Siyasi tutukluların serbest bırakılması
- Türkiye'ye ekonomik yaptırımlar uygulanması
Kanter'in bu talepleri, salonda bulunan bazı Kongre üyeleri tarafından destek gördü. Ancak, Türkiye'nin stratejik önemi ve bölgedeki istikrarı sağlama rolü göz önüne alındığında, bu tür taleplerin hayata geçirilmesinin zor olduğu belirtiliyor.
CIA Ajanı Rubin'in Rolü Ne?
Oturumda Enes Kanter ile aynı masada bulunan CIA elemanı Rubin'in rolü ise merak konusu. Rubin'in, Kanter'e destek verdiği ve Türkiye aleyhindeki söylemlerine katıldığı iddia ediliyor. Bu durum, ABD'nin Türkiye'ye karşı gizli bir operasyon yürüttüğü yönündeki iddiaları güçlendiriyor. CIA'in bu tür faaliyetleri, uluslararası ilişkilerde büyük bir güvensizlik ortamı yaratıyor.
CIA'in geçmişte birçok ülkede benzer faaliyetlerde bulunduğu biliniyor. Özellikle, Soğuk Savaş döneminde birçok ülkede rejim değişikliklerine karıştığı ve iç karışıklıkları körüklediği iddia ediliyor. Bu nedenle, Rubin'in Kanter ile aynı masada bulunması, Türkiye'de endişeyle karşılanıyor.
Bu gelişmeler, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir gerginliğe yol açabilir. Türkiye'nin, ABD'den bu konuda açıklama beklemesi ve gerekli adımları atması bekleniyor. Aksi takdirde, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da kötüleşmesi kaçınılmaz olabilir.