Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e 500 bin TL'lik tazminat davası açtı. Dava, Özel'in CHP Olağanüstü Kurultayı'nda kullandığı "Bugün Türkiye'yi seçimden, rakibinden, milletten korkan bir cunta yönetmektedir!" sözleri üzerine açıldı. Erdoğan ayrıca Özel hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan da suç duyurusunda bulundu.
Davanın Gerekçesi: "Cunta" İfadesi
Özgür Özel, 6 Nisan 2025 tarihinde yapılan CHP Olağanüstü Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, Saraçhane protestolarından önce yapılan anketlerde CHP'nin birinci parti çıktığını belirterek, "Bugün Türkiye'yi seçimden, rakibinden, milletten korkan bir cunta yönetmektedir! Gün, iradeye sahip çıkma günüdür" ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ifadelerin kendisine yönelik bir hakaret olduğunu ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını savunarak dava açtı.
Avukat Aydın'dan Açıklama
Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in olağanüstü kurultayda sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan mesnetsiz ithamlar ile 'cuntacı' vb. hakaretamiz ifadeleri nedeniyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde 500 bin TL'lik manevi tazminat davası açılmıştır. Ayrıca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur" dedi. Bu açıklama, davanın siyasi arenada büyük yankı uyandırmasına neden oldu.
Siyasi Etkileri ve Olası Sonuçlar
Erdoğan ve Özel arasındaki bu hukuki süreç, Türk siyasetinde yeni bir gerilim hattı oluşturdu. Davanın sonuçları, hem siyasi partiler arasındaki ilişkileri etkileyebilir, hem de ifade özgürlüğü ve siyasi eleştiri sınırları konusunda önemli bir tartışma yaratabilir. Bu dava, Türkiye'deki siyasi iklimin daha da kutuplaşmasına yol açabileceği gibi, yargının siyasi arenadaki rolü hakkında da yeni soruları gündeme getirebilir.
Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özgür Özel'e açtığı tazminat davası, siyasi arenada büyük bir yankı uyandırdı. "Cunta" ifadesi nedeniyle açılan bu dava, Türk siyasetinde yeni bir gerilim hattı oluştururken, ifade özgürlüğü ve siyasi eleştiri sınırları konusunda önemli bir tartışma başlattı. Davanın sonuçları, hem siyasi partiler arasındaki ilişkileri etkileyebilir, hem de yargının siyasi arenadaki rolü hakkında yeni soruları gündeme getirebilir.
