01 Mayıs 2025 Perşembe

12 Eylül Mirası: Boğaziçi İmar Yasası Halkı Nasıl Tehdit Ediyor?

İstanbul, 23 Nisan'da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremle bir kez daha sarsıldı. Ancak asıl yıkım, binaların ötesinde, güvenin enkazında yaşanıyor. Sadık Çelik'in dikkat çektiği gibi, 12 Eylül darbesinin gölgesinde çıkarılan Boğaziçi İmar Yasası, günümüzde hala ayrıcalıklı bir azınlığı korurken, halk çürük binalarda kaderine terk ediliyor. Bu durum, deprem kuşağında yer alan İstanbul için büyük bir risk oluşturuyor.

Boğaziçi İmar Yasası'nın Karanlık Mirası

Boğaziçi İmar Yasası, çıkarıldığı dönemden bu yana tartışmalara neden olan bir düzenleme. Yasanın temel amacı, Boğaziçi bölgesinin doğal ve tarihi dokusunu korumak olsa da, uygulamada yarattığı eşitsizlikler ve ayrıcalıklar büyük tepkilere yol açıyor. Sadık Çelik'in de belirttiği gibi, yasa "ayrıcalıklı bir azınlığı" korurken, geri kalan İstanbullu, deprem riski taşıyan binalarda yaşamaya mahkum ediliyor. Bu durum, sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik gibi önemli sorunları da beraberinde getiriyor.

Deprem Gerçeği ve Alınması Gereken Önlemler

Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke ve İstanbul da bu gerçeği en acı şekilde yaşayan şehirlerden biri. Son deprem, İstanbul'un deprem hazırlığı konusundaki eksikliklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, İstanbul'da büyük bir deprem beklendiğini ve bu depremin yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor. Bu nedenle, deprem riskini azaltmak için acil önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemler arasında, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması, halkın deprem konusunda bilinçlendirilmesi ve acil durum planlarının hazırlanması yer alıyor.

  • Binaların depreme dayanıklılığının artırılması
  • Kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması
  • Halkın deprem konusunda bilinçlendirilmesi
  • Acil durum planlarının hazırlanması

Boğaziçi İmar Yasası gibi düzenlemelerin, deprem gerçeğiyle çelişen uygulamalara yol açmaması gerekiyor. Aksine, bu tür yasaların, tüm vatandaşların güvenliğini ve yaşam hakkını koruyacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, deprem bir doğa olayıdır, ancak depremin yıkıcı etkileri, yanlış politikalar ve ihmaller sonucu ortaya çıkar.

Sadık Çelik'in yazısında vurguladığı gibi, 12 Eylül'ün mirası olan bu tür yasaların yeniden değerlendirilmesi ve günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, İstanbul ve İstanbullular, deprem gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacak ve telafisi mümkün olmayan kayıplar yaşayacaktır. Bu nedenle, yetkililerin ve ilgili tüm paydaşların, deprem riskini azaltmak için ivedilikle harekete geçmesi ve kalıcı çözümler üretmesi büyük önem taşıyor.

İlgili Haberler