Takıntılar, hasta tarafından genellikle varsayımsal olarak görülür. “Acaba homoseksüel miyim?”, “Ya gerçekten öğrencimle ilişkiye girmek istersem?”, “Ya uyurgezerken bir hayat kadınından AIDS kaparsam?” gibi… Bir takıntının gerçeğe dönüşme ihtimali düşük olsa da, tam olarak da çürütülemezler. Takıntılı kişiyle tartışmak, çoğu zaman anlamsızdır. Takıntıyla çelişen objektif geri dönüşler genellikle dikkate alınmaz çünkü %100 kesin değildir. OCD’li kişiler için hiç bir olasılık korkuyu ortadan kaldırabilecek kadar uzak değildir. Kanıtlanamayan şeyleri kanıtlamaya çalışmak, şüphelerin güçlenmesine, güvence arayışlarına ve takıntıları desteklemeye yol açar.
Cinsel takıntılar, zorlanımlı (kompulsiyon) ya da zorlanımsız olabilirler. Zorlanım, bir davranış ya da zihinsel bir ritüel olabilir. Bu ritüeller, sessiz dualar, ya da takıntının meşruluğuyla ilgili kendi kendine yapılan tartışmalar olabilir.