Gazeteci ve akademisyen Prof. Dr. Nuray Mert'in Medyascope'ta yayımlanan "Veda Ediyorum" başlıklı yazısı, liberal ve sol liberal çevrelerde geniş yankı uyandırdı. Siyasi yorumculuğu bıraktığını açıklayan Mert'in bu kararı, beraberinde çeşitli eleştirileri ve değerlendirmeleri getirdi. Yazısında Kur'an-ı Kerim'den alıntı yaparak dikkat çeken Mert'in durumu, bir dönemin önde gelen figürlerinden birinin geldiği noktayı gözler önüne seriyor.
Nuray Mert'in Korkuları ve Gafletleri
Mert, veda yazısında hem kendisi hem de ülke adına duyduğu korkuları dile getiriyor: "Kendi adıma da ülkem adına da artık korkuyorum." Özellikle cezaevine girme ihtimali ve sağlık sorunları nedeniyle endişelerini ifade eden Mert, ülkenin gidişatından da kaygı duyduğunu belirtiyor. Ancak, bu korkuların ardında yatan nedenler ve Mert'in geçmişteki tercihleri, tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Yazısında Akit TV'ye çıkmasını "gaflet" olarak nitelendiren Mert, bu deneyimin kendisini nasıl bir sona sürüklediğini sorguluyor. "Ne büyük bir gaflet!" diyerek pişmanlığını dile getiren Mert, çevresindekilerin uyarılarına rağmen bu programa katılmasının hata olduğunu kabul ediyor. Bu durum, Mert'in siyasi duruşu ve aldığı kararların sonuçları üzerine bir özeleştiri yapmasına yol açıyor.
Mert'in veda yazısında dikkat çeken bazı noktalar:
- Korkuları: Cezaevine girme, sağlık sorunları, ülkenin geleceği.
- Gafletleri: Akit TV'ye çıkmak, siyasi öngörülerde bulunmak.
- Pişmanlıkları: Geçmişteki tercihleri, yanlış değerlendirmeler.
Liberal İhanet ve Kaytarma Girişimi
Nuray Mert'in geçmişteki siyasi tercihleri ve AKP iktidarına verdiği destek, eleştirilerin odağında yer alıyor. Birçok kişi, Mert'in ve diğer liberallerin, AKP'nin "Kemalist vesayet" rejimini yıkarak ülkeye özgürlük ve demokrasi getireceği yönündeki söylemlerine destek vererek, aslında otoriterleşme sürecine zemin hazırladığını savunuyor. Kumpas davalarında AKP'ye verdikleri destekle eleştirilen liberaller, şimdi ise yolunu döşedikleri cehennemin ateşinde yanmaya başlamış durumda.
Mert ve benzeri isimlerin "kandırıldık" ya da "yanıltıldık" demesi, eleştirilerin dozajını artırıyor. Birçok kişi, bu isimlerin entelektüel haysiyet ve aydın sorumluluğu gereği özeleştiri yapması gerektiğini savunuyor. Ancak, bu özeleştirinin yapılmaması ve geçmişteki hataların kabul edilmemesi, tepkilere neden oluyor. "Niyet okuyamazdık" bahanesine sığınan liberaller, geçmişte eleştirdikleri kesimlerden özür dilemek yerine, hala kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyor.
Mert'in durumunu değerlendirenler, onun ve diğer liberallerin solun yakasını bırakması gerektiğini ifade ediyor. Geçmişte AKP'nin siyasal İslamcı rejimine destek veren bu isimlerin, şimdi ise mağduriyet edebiyatı yapması, samimiyetsiz olarak değerlendiriliyor. "Ya Nuray Mertler solun yakasını bırakmalı ya da sol yakasını bunlardan kurtarmalıdır" şeklinde görüşler dile getiriliyor.
Sonuç olarak, Nuray Mert'in "Veda Ediyorum" yazısı, bir dönemin kapanışını ve liberal ideolojinin sorgulanmasını beraberinde getiriyor. Mert'in korkuları, pişmanlıkları ve özeleştiri eksikliği, tartışmaların fitilini ateşliyor. Bu durum, Türkiye'deki siyasi ve entelektüel tartışmaların seyrini değiştirecek gibi görünüyor.