03 Mayıs 2025 Cumartesi

Türkiye Basın Özgürlüğünde Alarm! 2025'te Kaçıncı Sıradayız?

Türkiye, 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde maalesef gerileyerek 159. sıraya yerleşti. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün yayınladığı raporda, Türkiye'deki gazetecilere yönelik artan baskılar ve medya özgürlüğünün kısıtlanması endişe verici bir tablo çiziyor. Peki, bu düşüşün nedenleri neler ve Türkiye medyası için ne anlama geliyor?

Basın Özgürlüğünde Tehlike Çanları

Türkiye'nin endeksteki bu gerilemesi, ülkedeki medya özgürlüğünün "çok ciddi" kategorisinde değerlendirilmesine neden oldu. RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, bu durumu endişeyle karşıladıklarını belirtiyor. Önderoğlu'na göre, medya sermayesinin ilan ve reklam gibi yollarla ayrımcı bir şekilde desteklenmesi, eleştirel yayın kuruluşlarının cezalandırılması ve bağımsız medyanın gelir modellerinin desteklenmemesi gibi faktörler, Türkiye medyasını kırılgan bir hale getirdi.

Ekonomik baskılar da gazeteciler için büyük bir sorun teşkil ediyor. RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, ekonomik bağımsızlık olmadan özgür bir basının var olamayacağını vurguluyor. Medyanın mali açıdan zorlandığında, kaliteden ödün verme pahasına reyting yarışına girebileceğini ve farklı çıkarların kurbanı olabileceğini belirtiyor.

  • Ekonomik Baskılar: Medya kuruluşlarının mali istikrarsızlığı, gazeteciliği olumsuz etkiliyor.
  • Siyasi Baskılar: Devlet ve diğer politik aktörlerin siyasi baskıları, medyanın bağımsızlığını tehdit ediyor.
  • Tek Seslilik Tehlikesi: Medyada çeşitliliğin azalması, kamuoyunun doğru ve çeşitli bilgilere erişimini engelliyor.

Dünya Genelinde Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor

Sadece Türkiye değil, dünya genelinde de basın özgürlüğü tehlike altında. RSF'nin verilerine göre, değerlendirmeye alınan 180 ülkenin 160'ında medya kuruluşları mali istikrar sağlayamıyor. Ülkelerin neredeyse üçte birinde ekonomik zorluklar, haber kuruluşlarının kapanmasına yol açıyor. Bu durum, gazetecilerin sürgün edilmesine ve bilgiye erişimin kısıtlanmasına neden oluyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde de yerel gazetecilik ekonomik durgunluğun bedelini ağır ödüyor. Geniş bölgeler bilgi çölüne dönüşürken, gazetecilerin geçimini sağlaması zorlaşıyor. Platformların hakimiyeti, medya ekonomisini daha da zayıflatırken, dezenformasyonun yayılmasına zemin hazırlıyor.

Fransa gibi ülkelerde de medya sahipliğinde yoğunlaşma yaşanıyor. Birkaç varlıklı kişi, ulusal gazetelerin ve haftalık yayınların büyük bir kısmını kontrol ediyor. Bu durum, editoryal çeşitliliği kısıtladığı gibi, otosansür riskini de artırıyor.

Sonuç olarak, 2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi, Türkiye ve dünya genelinde basın özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğunu gösteriyor. Ekonomik ve siyasi baskılar, gazetecilerin ve medya kuruluşlarının bağımsızlığını zayıflatırken, kamuoyunun doğru ve çeşitli bilgilere erişimini engelliyor. Bu durumun önüne geçmek için, medya özgürlüğünü destekleyen politikaların hayata geçirilmesi ve gazetecilerin ekonomik olarak güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.

İlgili Haberler