10 Mayıs 2025 Cumartesi

Suikast İddiaları Artıyor! Kimler Düğmeye Basmak İstiyor?

Türkiye'de son dönemde artan suikast iddiaları gündemi meşgul ediyor. Medyaradar analisti Atilla Akar, bu iddiaların ardındaki olası nedenleri ve aktörleri değerlendirdi. Akar, "Suikast mevsiminde miyiz?" sorusunu sorarak, Türkiye'nin geçmişindeki suikastlara dikkat çekiyor.

Suikast İddiaları Neden Arttı?

Akar'a göre, suikast iddialarının artmasında hem uluslararası gelişmeler hem de Türkiye içindeki siyasi dinamikler etkili. Özellikle "Açılım" süreci gibi kritik dönemlerde, suikastların bir tehdit veya ihtimal olarak karşımıza çıkabileceğini belirtiyor. Sırrı Süreyya Önder'in rahatsızlığı ve sonrasında vefatı ile ilgili iddialar da bu şüpheleri artırmış durumda.

Sırrı Süreyya Önder'in ölmeden önce Vatan Partisi'ni ziyaret ederek, Öcalan'ın "Seni ve Pervin Buldan'ı öldürebilirler" uyarısını aktardığı iddia ediliyor. Ayrıca, Önder'in arabasına suikast düzeneği konduğu da öne sürülüyor. Bu iddialar, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış durumda.

Olası Suikast Senaryoları

Atilla Akar, suikastların arkasında kimlerin olabileceğine dair çeşitli senaryolar sunuyor:

  • Emperyalist Güçler: Açılım sürecinden zarar göreceğini düşünen veya süreci farklı bir yöne çekmek isteyen ABD, İsrail, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler.
  • PKK İçindeki Gruplaşmalar: PKK'nın çizgi dışına çıkmasını istemeyen ve bu yönde engel gördükleri kişileri hedef alan gruplar.
  • Devlet İçindeki Çatışmalar: Emniyet, istihbarat ve ordu içindeki farklı gruplaşmaların, tehdit olarak gördükleri kişilere karşı eylemlere girişmesi.
  • Ulusalcı/Milliyetçi Gruplar: Açılım sürecini bir "Beka sorunu" olarak gören ve bundan rahatsız olan gruplar.

İddialar Ne Kadar Ciddiye Alınmalı?

Akar'a göre, hiçbir suikast iddiası göz ardı edilmemeli. İddiaların ciddiye alınmamasının maliyeti, alınmasından çok daha fazla olabilir. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin bu konuda uzmanlaşmış olması ve gerekli tedbirleri alması gerekiyor. Ayrıca, hedefteki kişilerin azami dikkatle korunması da büyük önem taşıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın geçmişte bir suikast girişimine maruz kaldığını açıklaması da dikkat çekici bir gelişme. Fidan, ağır arsenik ve cıva ile zehirlendiğini belirtmiş ancak suikastı kimlerin tertiplediğini açıklamamıştı. Bu durum, suikast iddialarının ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor.

Atilla Akar, bu tür durumlarda "açık suikast" yöntemleri yerine zehirleme, kalp krizi geçirtme veya kaza gibi "gizli suikast" yöntemlerinin daha çok tercih edilebileceğini öngörüyor. Ancak, her iki yöntemin de kullanılabileceğini ve gidişata bağlı olarak değişebileceğini belirtiyor.

Türkiye'nin kritik bir dönemden geçtiği ve suikast iddialarının ciddiye alınması gerektiği açık. Umarım yetkililer, bu uyarıları dikkate alarak gerekli önlemleri alır ve olası suikast girişimlerinin önüne geçer.

İlgili Haberler