Şah Monarşisi Geri mi Dönüyor? Pehlevi Hanedanı Sürprizi!
Aktüel

Şah Monarşisi Geri mi Dönüyor? Pehlevi Hanedanı Sürprizi!


23 June 20255 dk okuma11 görüntülenmeSon güncelleme: 23 June 2025

Medyaradar analisti Atilla Akar, İran'da Pehlevi Hanedanı'nın yeniden ülke yönetimine geçme ihtimalini değerlendirdi. Akar, mevcut konjonktürde bu olasılığın hiç de uzak olmadığını belirtiyor.

İran'da Rejim Değişikliği Mümkün mü?

Akar'a göre, emperyalizm için bir ülkenin rejiminin önemi sadece bir bahane. Ortadoğu'da en sıkı müttefiklerin krallıklar olduğunu hatırlatan Akar, bölgede devrilen rejimlerin genellikle SSCB'den güç alan, ulusalcı ve kendilerine kafa tutan askeri rejimler olduğunu vurguluyor. Günümüzde ise durum değişti. İsrail ve ABD için öncelik, İran'ın nükleer programını durdurmak ve molla rejimini devirmek. Bu iki hedef birbiriyle bağlantılı olduğu için, Batı'ya ve İsrail'e yan bakmayan bir rejim arayışı söz konusu.

Oğul Pehlevi'nin bu süreçte "alternatif isim" olarak öne çıktığını belirten Akar, bunun uzun zamandır projelendirilmiş bir seçenek olduğunu ifade ediyor. Çoğu kişi bu ihtimali mümkün görmese de, Akar'a göre bu seçenekler arasında ve mümkün. 1979'da sürgün edilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin oğlu Rıza Pehlevi, mevcut molla rejiminin çöküş sürecine girdiğini belirterek, İran halkına "şimdi ayağa kalkma zamanı" çağrısı yapmıştı. Rejimin sonunun "kaçınılmaz" olduğunu söyleyen Pehlevi, bu sürece hazırlandıklarını ve rejimin çöküşünden sonraki ilk yüz gün için hazırlıklarının tamam olduğunu belirtmişti.

"Parlamenter Monarşi" Senaryosu

Akar, bu ihtimalin ilk anda saçma gibi gelse de geçerli bir tasarım olabileceğini söylüyor. İran halkının, İsrail'e angaje birini tekrar iş başına getirmesi mantıken mümkün olmasa da, konjonktür oluşturulursa her şeyin mümkün olabileceğini belirtiyor. Mevcut rejimden bıkan genç nesil, bazı muhalifler ve bürokrasinin bir kısmı tarafından bu durum kabul görebilir. Oğul Pehlevi'ye "Mutlak monarşi" rolü verilmeyeceğini, muhtemelen gücü sınırlanmış, sembolik bir "Anayasal - parlamenter monarşi" rolü verileceğini öngörüyor. Birleştirici tarihi şahsiyet, bazı şeylere usulen onay veren, seremonik bir siyasi "Noter" gibi. Güç, batı tarafından dizayn edilmiş siyasi partiler ve parlamento da olacaktır.

  • Hedonist genç nesil
  • Modernist muhalifler
  • Sistem değişikliği isteyenler
  • Sivil-asker bürokrasinin bir kısmı

Akar, İran'da 1950'lerde demokratik bir rejimin zemini oluştuğunu, ancak İngiltere ve ABD'nin müdahalesiyle raydan çıktığını hatırlatıyor. Başbakan Muhammed Musaddık'ın ülkesi için bağımsız bir politika izlemesi, batılılar için alarm çanları çalmasına neden olmuştu. Anglo-Iranian Oil Company Ltd'nin İran tesislerini millileştirme çabası, Musaddık'ı İngiliz ve Amerikalıların gözünde "Hedef adam" yapmıştı. 30 Nisan 1951'de petroller kamulaştırıldı. İngilizler savaş tehdidinde bulundular ama sonuçlarını göze alamadılar. Onun yerine önce ekonomik abluka uyguladılar. Tepkiler gösteriler yoğunlaştı. İran Komünist Partisi (TUDEH)’in bu gösterileri organize ettiği haberi ABD’yi harekete geçirdi, kolları sıvadılar. İngilizlere göre bu işi engellemenin tek yolu batıya sadık Sah’ı tekrar iktidara getirmekti.

15 Ağustos 1953 gecesi Şah'ın muhafız alayından bir grup subay, Musaddık'a yurt dışına kaçan Şah'ın bir "Ferman"ını getirdiler. Bu fermana göre Musaddık başbakanlık görevinden azledilmiş ve yerine General Zahidi getirilmişti. CIA'nın "TP Ajax" operasyonuyla darbe gerçekleştirildi. General Schwarzkopf'un Tahran çarşısındaki esnafa ve gazete yöneticilerine para dağıtmasıyla, halkın fikri değişti ve Şah'ı desteklemeye başladılar. 1979'a kadar da Şah iktidarda kaldı.

Sonuç

Atilla Akar'a göre, Şah'ın gidip gelmesi İran'da adeta yerleşik bir alışkanlık. Bu nedenle, bu durumu projelendirenler de bunun farkında. Eğer her şey Amerika ve İsrail'in istediği gibi gider ve plan ikinci aşamasına sıçrarsa, Şah'ın varisinin geri dönmesi bir fantezi olmaktan çıkıp gerçeklik haline gelebilir. Bu senaryo ne kadar tuhaf gelirse gelsin, hesaba katmakta fayda var.