CHP Milletvekili Mahmut Tanal, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 10. sınıf Coğrafya ders kitabında yer alan Kanal İstanbul anlatımına sert tepki gösterdi. Tanal, henüz temeli bile atılmamış bir projenin, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi kesinleşmiş bir devlet yatırımı gibi sunulduğunu belirterek, durumu "Bu bir ders kitabı değil, propaganda metnidir!" şeklinde değerlendirdi.
Kanal İstanbul Müfredata Girdi, Tartışmalar Alevlendi
Tanal, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, kitapta "Kanal İstanbul projesi hazırlanmıştır" ifadesiyle başlandığını aktardı. Projenin teknik detaylarına (50 kilometre uzunluk, 120 metre genişlik, 50 metre derinlik) ve güzergah haritasına yer verilmesinin, projenin kesinleşmiş bir durum gibi gösterilmesine neden olduğunu vurguladı.
CHP'li vekil, ders kitabında İstanbul Boğazı'nın "tehlikeli", Kanal İstanbul'un ise "güvenli" olarak nitelendirilmesine de dikkat çekti. Ancak, projenin çevresel etkileri, deprem riski, bilimsel itirazlar ve kamuoyunun tepkisi gibi önemli konuların tamamen görmezden gelindiğini belirtti. Ayrıca, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin sadece geçiş hakkı yönüyle ele alındığını, jeopolitik risklerin ise yok sayıldığını ifade etti.
CHP'li Tanal'dan Anayasa Vurgusu
Tanal, bu yaklaşımın Anayasa'nın 42. maddesine aykırı olduğunu ve eğitim sistemi üzerinden siyasi propaganda yapıldığını savundu. "Kanal İstanbul yok ama algısı kitaplarda var! Devletin eğitim sistemi, yandaş projelerin tanıtım broşürü haline getirilmiştir. Çocuklarımıza gerçekleri değil, iktidarın rüyalarını ezberletmek istiyorlar! Bu ülkenin evlatlarına yalanla değil, bilimle yaklaşın!" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin en tartışmalı projelerinden biri olan Kanal İstanbul'un lise müfredatına girmesi, eğitimde tarafsızlık ilkesi ve bilimsel gerçeklerin sunumu konularında yeni bir tartışma başlattı. Projenin destekçileri, Kanal İstanbul'un Türkiye için stratejik bir öneme sahip olduğunu savunurken, karşıtları ise projenin çevresel ve ekonomik risklerine dikkat çekiyor.
Kanal İstanbul projesinin lise kitaplarında yer alması, projenin geleceği ve Türkiye'nin eğitim sistemi üzerindeki etkileri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Tartışmaların sürmesi ve konunun kamuoyunda daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor.