Türkiye'de artan şiddet olayları, özellikle gençleri hedef alırken, Kadıköy'de yaşanan bir cinayet bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Medyaradar toplumsal olaylar analisti Atilla Akar, 24 Ocak'ta Kadıköy'deki bit pazarında bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi olayını değerlendirdi. Akar, bu tür olayların Türkiye'deki kriminalizasyon sürecinin ne kadar derinleştiğini ve toplumsal şiddetin hangi boyutlara ulaştığını vurguluyor.
Bit Pazarında Vahşet: Bir Çocuğun Ölümü
Mattia Ahmet Minguzzi, iddiaya göre kaykay malzemesi almak için gittiği bit pazarında yaşıtlarıyla yaşadığı bir tartışma sonucu bıçaklı saldırıya uğradı. Saldırganlar B.B. ve U.B., Minguzzi'yi vahşice bıçaklarken, olay yerinden hiçbir pişmanlık belirtisi göstermeden uzaklaştılar. Ağır yaralanan Minguzzi, hastanede verdiği yaşam mücadelesini kaybederek hayatını kaybetti. Bu olay, sadece bir cinayet değil, aynı zamanda Türkiye'deki gençlik arasındaki şiddetin ve öfkenin de bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Tehditler ve Korku: Ailenin Yaşadığı Travma
Olayın ardından Minguzzi'nin ailesi, mensubu bulundukları çete arkadaşları tarafından ölümle tehdit edilmeye başlandı. İddiaya göre, aileye kalaşnikoflu resimlerle tehdit mesajları gönderildi ve mezarı tahrip edildi. Bu durum, ailenin yaşadığı acıyı katlayarak artırırken, toplumda infial uyandırdı. Akar, bu tehditlerin amacının ailenin gözünü korkutmak ve onları sindirmek olduğunu belirtiyor.
Türkiye'de Artan Şiddet ve Kriminalizasyon
Atilla Akar, Türkiye'de kriminalizasyon sürecinin hızla derinleştiğini ve suçun daha alt yaş gruplarına kadar indiğini vurguluyor. Akar, 2002 yapımı "City Of God / Tanrıkent" filmini örnek göstererek, Türkiye'deki durumun Rio De Janerio'nun yamaçlarındaki şiddet dolu çocuk çetelerine benzediğini ifade ediyor. Bu durum, Türkiye'de yeni bir suç dalgasının yükselmekte olduğunu ve toplumsal şiddetin giderek daha acımasız ve gözü dönmüş bir hale geldiğini gösteriyor.
Bu vahim olay sonrasında akıllara gelen sorular şunlar:
- Bu tarz faillere "Nasıl olsa çocuk" denilip geçilebilir mi?
- Yaşın küçükse suçu bilerek işlesen bile otomatikman indirim almak doğru mu?
- Kendilerine tanıdıkları bir tür "suç işleme özgürlüğü" gibi bir şey mi var?
Akar'a göre, bazıları sosyal eşitsizliklerden bahsederek durumu hafifletmeye çalışsa da, öldürülen mağdur çocuğun hiçbir suçu olmadığını ve onun da yaşama hakkı olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenle, Akar, "Haybeye demokratlık, hümaniterlik, vb oynayacak değilim. Başınıza gelmedikçe oturduğununuz yerden konuşmak kolay," diyerek bu tür yaklaşımlara karşı çıkıyor.
Kadıköy'de yaşanan bu acı olay, Türkiye'deki şiddet sorununu bir kez daha gündeme getirirken, yetkililerin ve toplumun bu konuda daha duyarlı olması gerektiği açıkça görülüyor. Aksi takdirde, bu tür olayların artarak devam etmesi ve daha fazla ailenin aynı acıyı yaşaması kaçınılmaz olacaktır.