
Gezi Parkı Soruşturmasında Şok İddia! Muhbir Dolandırıcı mı Çıktı?
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Gezi Parkı eylemlerine ilişkin 12 yıl sonra açılan soruşturmanın perde arkasını araladı. Terkoğlu, soruşturmanın nitelikli dolandırıcılıktan işlem gören bir şahsın isimsiz ihbarıyla başladığını iddia etti. Bu çarpıcı iddia, soruşturma sürecindeki usulsüzlükleri ve çelişkileri gözler önüne seriyor.
Gezi Soruşturması Nasıl Başladı?
Barış Terkoğlu'nun yazısına göre, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili soruşturma, menajer Ayşe Barım üzerinden başlatıldı. Oyuncular Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu ise "yalancı tanıklık" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Soruşturmanın fitilini ateşleyen ise, 15 Ocak'ta yapılan bir ihbar oldu. Ancak ilginç bir detay ortaya çıktı: Polis, ihbarı değerlendirdikten sonra "Ortada suç yok" kararı verdi. Buna rağmen Ayşe Barım gözaltına alındı ve süreç farklı bir yöne evrildi.
Terkoğlu'nun aktardığı bilgilere göre, ihbarı yapan "muhbir vatandaş"ın kimliği araştırıldığında ise şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşıldı. İhbarcı, nitelikli dolandırıcılıktan işlem gören bir kişiydi. Bu durum, soruşturmanın dayanak noktasının ne kadar güvenilir olduğu sorusunu akıllara getiriyor.
Oyunculara Hapis Cezası Şoku
Soruşturma kapsamında oyunculara Gezi Parkı eylemlerine katılımlarıyla ilgili sorular soruldu. Oyuncuların verdikleri cevaplar savcılığı tatmin etmeyince, Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu hakkında "yalancı tanıklık" davası açıldı. Geçtiğimiz günlerde Ergenç'e 1 yıl 10 ay 15 gün, Kocaoğlu'na ise 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Her iki cezada da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.
Terkoğlu, yazısında savcılığın sanık lehine delilleri toplaması gerekirken, sadece Barım aleyhinde görüş bildiren tanıklara yer verdiğini belirtiyor. Oyuncuların ifadelerinde kendi iradeleriyle eylemlere katıldıklarını beyan etseler de, savcı bu ifadeleri "kaçamaklı" buldu. Bu durum, soruşturmanın taraflı yürütüldüğü yönünde şüpheler uyandırıyor.
"Koskoca Sülüman'a Değil Dolandırıcıya İnandılar"
Barış Terkoğlu, yazısında şu ifadelere yer veriyor:
"Oyuncuların ifadelerinin çoğu iddianamede yok. Savcılığın sanık lehine delilleri de toplaması gerekirken sadece ikisi iddianamede yer alıyor. Bunların yerine, Barım aleyhinde görüş bildiren ancak Gezi ile alakası olmayan iki tanıklığa yer vermiş. Nedenini de şöyle açıklamış: 'Oyuncuların ifadelerinde kendi iradeleriyle eylemlere katıldıklarını beyan etseler de (.) kaçamaklı cevaplarının şüpheliyi kayırma saikiyle yapıldığının açıkça anlaşıldığı.'"
Terkoğlu, yargının kamuoyunun gözünün önündeki oyuncuların ifadelerine inanmadığını, ancak dolandırıcılıktan suç kaydı olan bir şahsın ihbarını muteber bulduğunu vurguluyor. Bu durum, soruşturmanın ne kadar adil ve objektif yürütüldüğü konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Gezi Parkı Eylemleri Hakkında
Gezi Parkı eylemleri, 2013 yılında İstanbul'daki Gezi Parkı'nda başlayan ve Türkiye geneline yayılan protesto gösterileridir. Başlangıçta parkın yıkılarak yerine alışveriş merkezi yapılmasına karşı çıkan çevreci bir hareket olarak başlayan eylemler, daha sonra hükümet karşıtı geniş katılımlı protestolara dönüştü. Eylemler sırasında birçok kişi yaralandı ve hayatını kaybetti.
- Eylemlerin temelinde çevreci kaygılar ve hükümetin otoriterleştiği yönündeki eleştiriler yer alıyordu.
- Eylemlere farklı siyasi görüşlerden ve toplumsal kesimlerden insanlar katıldı.
- Eylemler sırasında polisin orantısız güç kullanımı büyük tepki çekti.
- Eylemler, Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran önemli olaylardan biri oldu.
Barış Terkoğlu'nun iddiaları, Gezi Parkı soruşturmasının ne kadar tartışmalı bir zeminde ilerlediğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Soruşturmanın dayanak noktasının dolandırıcılıktan sabıkalı bir kişinin ihbarı olması, yargılama sürecindeki çelişkiler ve oyunculara verilen hapis cezaları, kamuoyunda büyük bir tartışma yaratmaya devam ediyor. Bu gelişmeler, Türkiye'deki hukuk sisteminin ve yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.